Faydalar

ABD’de işçi mülkiyetinin uzun ve sağlam bir geçmişi vardır. Bu da özellikle mevcut siyasi ve ekonomik haraketlerimiz için önemlidir. Çeşitli faktörler, kooperatif modeli aracılığıyla işlerini işçilere satmak isteyen işletme sahipleri için olumlu bir fırsat yaratmaya da yardımcı olur.

“Gümüş tsunami” nin ortasındayız. Amerika’da 1946 ile 1964 arasında doğan nüfus toplu olarak emekliye ayrılacak ve kendi işletmelerine sahip olanların ardıllık planlarını dikkate alması gerekecek – bu, işletmelerini doğrudan çalışanlara satma seçeneğini de içeriyor. Devlet ve özel kaynaklar bu satışları mümkün kılmaya yardımcı olmaktadır.

Politikacılar dikkatlerini özellikle Mainstreet İşçi Mülkiyeti Yasası gibi, mevzuat yoluyla işçi mülkiyetini artırmaya yönelmektedir. Yasalaşan bu 2018 tasarısı, firmaların işçi mülkiyeti planlarını finanse etmek için Küçük İşletme İdaresi kredilerini kullanmalarını mümkün kılmaktadır.

Çok sayıda kuruluş da çalışanların sahip olduğu modellere satış yapılmasına yardımcı olmaktadır. Sadece birkaçını adlandıracak olursak, Amerikan İşletme Sermayesi, Ulusal İşçi Mülkiyeti Merkezi, ICA Grubu, Sürdürülebilir Ekonomiler Hukuk Merkezi ve Jason Wiener PC gibi gruplar, ESOP’lardan (çalışanların hisse senedi mülkiyet planı) çalışanların sahip olduğu tröstler ve işçi kooperatiflerine kadar uzanan bir ölçekte çalışanların sahip olduğu modellere danışmanlık ve satış yapmaktadır.

Nefes kesen gelir eşitsizliği karşısında, kooperatif modeline geçmek özellikle anlamlıdır. İşçi kooperatifleri, demokratik yönetişim ve %100 işçi mülkiyeti yoluyla işçilerin güçlendirilmesine yönelik diğer mülkiyet modellerinin ötesine geçmektedir. Mülkiyeti işçilerle paylaşmak, geniş bir paydaş tabanının işletmeye dâhil olmasını ve yatırım yapmasını sağlar. İşçiler sahip oldukları ve işlettikleri işletmeler için sorumluluk alırlar. Harvard Business Review de dahil olmak üzere bir dizi dergiden yapılan son araştırmalar, işçi kooperatiflerinin artan verimliliğini ve geliştirilmiş performansını ve üretkenliğini belgelemiştir.

Kooperatiflerin ESOP’lara ve geleneksel işletmelere göre başka rekabet avantajları da var. Ortak yönetişim ve demokratik karar alma yoluyla işçilere sömürüye karşı koruma sağlarlar. Kurum içinde bilgi paylaşımını geliştirir, risk sıkıntısı ve paylaşılan fedakârlık nedeniyle ekonominin kötüye gittiği dönemlerde daha fazla esneklik ile krizlere daha iyi yanıt verirler. Kooperatifler genellikle toplumdaki karşılanmamış ihtiyaçları karşılayarak, tipik arz ve talep tahminlerini sarsar. Topluluk üyeleri arasında iyi niyet ve çeşitli paydaşları iş modeline dâhil etmek suretiyle benzersiz bir rekabet avantajı yaratırlar. Kooperatifler aynı zamanda toplumsal iyilik yaratmak ve paralarını sosyal olarak duyarlı bir işletme için harcamak isteyen tüketicileri cezbeder.

Ekonominin daha fazla çevrimiçi hareket etmesiyle birlikte, platform kooperatifleri, işletme sahipleri için önemli bir müdahale sunuyor. Platform kooperatifleri, kooperatiflerin en iyi uygulamalarını sergiler, ancak bu teknikleri dijital ekonomiye taşır.

Platform kooperatif modeli sayesinde, işletme sahipleri çalışanlarına daha fazla gelir eşitliği, saygın işçilik, demokratik karar verme, ortak mülkiyet ve işyerlerinde eşitlik sunabilir.

Who Else Benefits from Platform Co-ops